IV. Murad (1612–1640) – Kararlı ve Sert Padişah 28 Temmuz 1612’de İstanbul’da doğan IV. Murad, I. Ahmed ile Kösem Sultan’ın oğludur. Çocukluğu hakkında kaynaklar sınırlı bilgi verse de, II. Osman olayından sonra sarayda yaşadığı tehlikeler ve annesinin vesayeti altında geçen yıllar, onun karakterinin şekillenmesinde belirleyici olmuştur. 1623’te I. Mustafa’nın aklî dengesinin bozulması üzerine tahta çıkarılan IV. Murad, başlarda annesi ve devlet adamlarının etkisi altında kalmış, devlet yönetimine fiilen müdahil olmamıştır. Ancak 1632’den itibaren, Sadrazam Receb Paşa ve diğer zorbaları ortadan kaldırarak idareyi kendi eline almıştır. Saltanatının ilk döneminde Osmanlı Devleti, iç isyanlar, taşra karışıklıkları ve dış tehditlerle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Abaza Paşa ve diğer ayaklanmalar, Bağdat’ın Safevîler’in eline geçmesi gibi olaylar, IV. Murad’ın askerî ve diplomatik tecrübelerini şekillendirmiştir. Aynı dönemde Avrupa’da dinî ve siyasî mücadeleler İstanbul’a da yansımış, Osmanlı, Cizvit faaliyetleri ve Protestan etkilerine karşı önlemler almıştır. IV. Murad’ın yönetim tarzı sert ve disiplinli olmuştur. İç isyanları bastırmak, zorbaları cezalandırmak ve askeri otoriteyi sağlamak için acımasız tedbirlere başvurmuştur. Sipahi ve yeniçeri ayaklanmaları, devlet adamları üzerindeki zorbalık, kahvehanelerin yıkılması, tütün ve içki yasakları bu dönemin belirgin uygulamalarıdır. Kösem Sultan’ın vesayetine rağmen kendi iradesini ortaya koymuş ve devletin merkezî otoritesini güçlendirmiştir. Padişah, askerî sefere bizzat katılan nadir Osmanlı hükümdarlarından biridir. Gürcistan, Revan ve Bağdat seferleri sırasında ordunun başında bulunmuş; başarılı askerî strateji ve disiplinle Osmanlı’nın sınırlarını korumuş ve genişletmiştir. Revan Seferi’nde zafer kazanmış, Bağdat’ı Osmanlı topraklarına katmıştır. Ancak bu seferler sırasında artan damla hastalığı ve gut rahatsızlığı onun sağlığını ciddi şekilde etkilemiştir. IV. Murad, hem askerî hem de siyasî yönüyle özgün bir padişah olarak tarihe geçmiştir. Sert karakteri, irade gücü ve hafızası sayesinde devlet işlerini doğrudan yönetmiş, disiplinli ve etkili bir otorite kurmuştur. Zorlu koşullar altında devleti hem iç isyanlardan hem de dış tehditlerden korumuş, adaleti sağlama konusunda zaman zaman acımasız yöntemlere başvurmuştur. Spor ve dövüş yetenekleriyle de dikkat çeken Murad, hem savaşçı hem de otoriter bir lider olarak Osmanlı tarihine damgasını vurmuştur. Saltanatının sonunda, damla hastalığı ağırlaşmış ve 1640 yılında vefat etmiştir. Cenazesi büyük bir törenle babası I. Ahmed’in türbesine defnedilmiştir. IV. Murad’ın yönetimi, sert otoritesi ve askerî başarıları ile Osmanlı tarihinde ayrıcalıklı bir dönemi temsil eder. TEVHİD-İ EFKAR - KAYNAK - HABER - GAZETE - İÇERİK - Tevhîd-i Efkâr, Tevhidi Efkar, Tevhid-i Efkar