Sultân I. Ahmed’in Mahpeyker Kösem Sultân’dan 1615 yılında dünyaya gelen oğlu I. İbrahim, 24 yaşında, ağabeyi IV. Murad’ın 1640’ta vefatının ardından Osmanlı tahtına tek varis olarak geçti. Osmanoğlu olarak başka bir adayı bulunmayan İbrahim, ne yazık ki diğer Osmanlı padişahları kadar kapsamlı bir eğitim ve terbiye alamamıştı. Hayatının büyük bir kısmını zindanvari dairesinde geçirmiş, dört ağabeyinin idamına tanıklık etmiş ve II. Osman ile IV. Murad dönemlerindeki acı olayları bizzat yaşamıştı. Bu zor tecrübeler, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığında kalıcı etkiler bırakmış, tarihçiler tarafından kendisinde şiddetli migrenler görüldüğü aktarılmıştır. Tahta davet edildiğinde, ulemâ, devlet ricali ve Vâlide Sultân’a kararsız bir tavırla bakan İbrahim, saltanata hazır olmadığını açıkça ifade etmiş ve tahta çıktıktan sonra, “Elhamdülillah, Ey Rabbim! Benim gibi zayıf bir kulunu bu makama layık gördün. Saltanat günlerimde milletimi hoş ve birbirimizi rızaya erdirir kıl” diyerek samimi bir dua etmiştir. Padişahın karşısında iki zıt durum vardı: Lehine olan ve aleyhine olan. Lehine olan, dürüst ve ciddi devlet adamı Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın veziriazam olmasıydı. Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin de desteğiyle İbrahim, devlet işlerini düzenlemeye çalışmış, hazineyi dengelemeye gayret etmiş ve paranın değerini koruma altına almıştı. Ancak, annesi Vâlide Sultân ve ehliyetsiz bazı devlet adamlarının etkisiyle, 1644’te Kemankeş Kara Mustafa Paşa idam edilmiş, bir ay sonra Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin ölümüyle devlet yönetimi kadınların ve ehliyetsiz kişilerin etkisine girmiştir. Bu dönemde, Safranbolulu Hüseyin Efendi gibi makamları keyfi yollarla ele geçiren kişiler önemli konumlara gelmiş, Yusuf Ağa ve diğer bazı rüşvete meyilli devlet adamları idareye dahil olmuşlardır. İbrahim’in aleyhine olan en büyük etken, annesi Kösem Sultân’dı. Padişah, annesinin ihtiraslarından korunmak için onu Topkapı’dan Eski Saray’a göndermeyi denemişse de başarılı olamamıştır. Kara Mustafa Paşa’nın yerine geçen veziriazam Semin Mehmed Paşa da, bu durumu daha da karmaşık hâle getirmiştir. Tüm bu karışıklıklara rağmen, 1645 yılında, Katoliklerin zulmünden bunalan yerli Ortodoks Rumlar ve Venedik kaynaklı sıkıntılardan istifade edilerek Malta üzerine bir sefer düzenlenmiştir. Serdârlık Kaptan-ı Derya Yusuf Paşa’ya verilmiş, Ağustos 1645’te Hanya kuşatması 45 gün süren bir zaferle sonuçlanmış, ancak Osmanlı ordusu aceleyle Girit’ten çekilmiştir. 1646 yılında Deli Hüseyin Paşa’nın komutasında ikinci bir sefer yapılmış, Kandiye fethedilememiş ve ada ikiye bölünmüştür (1648). Sultân İbrahim’in devlet işlerinde kadınların etkisini engelleyememesi, onun aile hayatına düşkünlüğünden kaynaklanmıştır. Gençliğinde yaşadığı sıkıntılar ve eksik yetiştirilmişliği, özel hayatına yönelmesine sebep olmuştur. Şeker-pare olarak adlandırılan musahibeler ve Hasekîleriyle olan yakınlığı, kadınların devlet imkanlarını kullanmasına yol açmıştır. Özellikle Telli Haseki başta olmak üzere hanımlarına aşırı önem vermesi, bazı olumsuzlukların tırmanmasına sebep olmuştur. Ancak bu, onun gayr-i meşru bir hayat yaşadığı anlamına gelmez; özel hayata düşkünlük ile gayr-i meşru hayat tamamen farklıdır. Tüm bu karışıklıklar devlet yönetimini zayıflatmış, gelirlerin azalması ve israf, Osmanlıyı ciddi şekilde sarsmıştır. 1647’de Sivas Valisi Varvar Paşa isyan etmiş, Ocak Ağaları devletin kaynaklarını talan etmeye başlamıştır. Padişah müdahale etmek istemiş, ancak bu durum duyulmuş ve 1648’de bir ihtilâl patlak vermiştir. Sadrazam Hezar-pâre Ahmed Paşa azledilmiş ve isyancılar tarafından öldürülmüştür. Ağustos 1648’de İbrahim hal’ edilmiş, sadece 11 gün sonra boğularak şehid edilmiştir. Sultân İbrahim döneminde önemli devlet adamları arasında Kemankeş Kara Mustafa Paşa, Semin Mehmed Paşa ve Hezar-pâre Ahmed Paşa; Şeyhülislâmlar arasında Yahya Efendi ve Abdurrahim Efendi; diğer devlet görevlileri arasında Deli Hüseyin Paşa, Damad Fâzıl Paşa ve Nişancı Ahmed Paşa sayılabilir. Eşleri ve Hasekileri: Hatice Turhan (Tarhân) Vâlide Sultân, IV. Mehmed’in annesi, Rus asıllı bir câriye Sâliha Dil-aşûb Vâlide Sultân, II. Süleyman’ın annesi, III. Haseki olduğu sanılıyor Hatice Muazzez Sultân, II. Haseki, II. Ahmed’in annesi Hüma Şah Haseki Sultân (Telli Haseki), İbrahim’in en sevdiği Haseki, nikâhla kadınlığa alındı Ayşe Sultân, 4. Haseki Mâh-i Enver Sultân, 5. Haseki Şivekâr Sultân, 6. veya 7. Haseki Çocukları: Şehzâde Mehmed IV Şehzâde Süleyman II Şehzâde Murad Şehzâde Selim Hân Şehzâde Osman Şehzâde Ahmed II Şehzâde Süleyman Şehzâde Bâyezid Fatma Sultân Ümmü Gülsüm Sultân Ayşe Sultân Gevher Hân Sultân Kaya Sultân Beyhan Sultân Atîka Sultân TEVHİD-İ EFKAR - KAYNAK - HABER - GAZETE - İÇERİK - Tevhîd-i Efkâr, Tevhidi Efkar, Tevhid-i Efkar